Hikaye şöyle başladı. Aslında uzun zamandır hayalini kurduğum bir hayatın başlangıç düğmesine basan "Lol" oldu. Kendisi yandaki resimde gördüğünüz kahverengi benekli dostumuz. Barınağa verildiğini öğrendiğim gün çok üzülmüştüm sahiplenemediğim için ve o akşam bu çiftliğin ilanını gördüm. Çiftliğe girdiğim an tam da burası demiştim, hayal ettiğim her şey fazlasıyla vardı sadece bakımsız kaldığı için, işimiz epey çoktu.
Benim hikayem ise; ben hala bir yandan yarı beyaz yakalı olarak profesyonel iş hayatıma devam ederken bir yandan da çiftçilik yapmaya çalışıyorum. Şansım şu ki, çiftlik doğup büyüdüğüm topraklarda. Ailem, yakın akrabalar dostlar hep birlikte burayı işletmeye çalışıyoruz bir de İstanbul a bir buçuk saat uzaklıkta olması. Çünkü hala hayatım İstanbul-Pınarhisar arasında devam ediyor şimdilik.
Çiftliğin hikayesine gelirsek; burası 20 yılı aşkın bir geçmişi olan, kuru bir tarla üzerine kurularak bugünkü cennet halini almış. Yaklaşık 18 dönüm arazi üzerine kurulu olup, içinde ceviz ağaçları, üzüm bağları, her tür meyve ağacı, çam, kavak ve türlü ağaçlar ile çevrili. Ayrıca güneş ve rüzgar ile kendi enerjisini üretebilen, kaynak suları ile her türlü sulama ihtiyacını karşılayabilen tam anlamıyla kendi kendine yeten bir çiftlik. En çok ta bu kısmı hoşuma gidiyor. Burada ihtiyacınız olan tek şey çalışma gücü ve enerjisi çünkü bir saniye bile boş kalamıyorsunuz, hele ki bizim gibi üretkenseniz.
Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.